7 Ocak 2014 Salı

SEN İSTERSEN

Her şey senin elinde.
Sen istersen yaşadığın her  yer cennet olur.
Sen istersen acılar diner.
Sen istersen açlar doyar.
Sen istersen ağlayanlar güler.
Sen istersen huzur kaplar yeryüzünü.
Sen istersen gökyüzü, sular ve hava temizlenir.
Yeter ki iste.
Ama gerçekten iste.
Yeni yılın ilk günlerinde ne güzel dileklerle süsledik her yeri. Mutluluk olsun, sağlık olsun, huzur olsun, barış olsun, herkes gülsün… Bunları istiyor olmak güzel ama istemek yeter mi? İstediğimiz şeylerin bir bedeli yok mu? Hiçbir bedel ödemeden bunlara ulaşmak mümkün mü?
Bedel ödemeyi olumsuz olarak algılamayın, Herhangi bir şeyi  isterken bunun karşılığında bizim feda ettiklerimiz onu ne kadar istediğimizin de göstergesidir. İstediklerimizin bizi değiştirme gücü vardır; eğer gerçekten istiyorsak. Bazıları gerçekten istemez, istiyormuş gibi görünür. Çünkü istediklerinin kendi içinde bir karşılığı yoktur. Söylediğine, istediğine ilk önce kendisi inanmaz. Eğer inanırsa öncelikle kendinin değişmesi gerekir.
Siz değişmezseniz istediklerinizin olma ihtimali yoktur. Etrafınıza bakın lütfen kendini değiştirmeyi becerememiş ama dünyayı değiştirmeye çıkmış ne kadar çok insanla karşılaşacaksınız. Dünyaya mutluluk getireceğini söyleyen ama kendi hayatında mutluluğun kırıntılarını bile bulamayacağınız ne çok insan var etrafınızda. Ya da sahip olduğu mutluluğu başkalarının mutsuzluğuna borçlu olan insanlar yok mu dünyada?
İnsan olarak yüklendiğimiz sorumluluktan kaçamayız. Yeryüzünde eşref-i mahlukat olmanın bir bedeli vardır. Bu bedeli ödemeyen yeryüzüne mutluluk, huzur getiremez.
İnsan için eşref-i mahlukat denir ama aynı zamanda insan kendi dışında her şey olabilen bir varlıktır. Bazen melek, bazen şeytan, bazen hayvan, bazen bitki (odun ya da çiçek) olabilen bir varlıktır. Öyle ki bazen tanrı olduğunu bile iddia edebilmiştir insan. Bu kadar çok şey olabilen bir varlığın kendi/insan olabilmesi çok güçtür. Kendi olabilmesi de başka bir şey olmaktan vazgeçmesi ile mümkün olacaktır. İnsan olabilmenin bedeli de budur.
Kendi hazlarımızın kurbanı olmayacağız, aynı şekilde başkalarını bizim isteklerimiz doğrultusunda kurban etmeyeceğiz. Bu dünyaya gelmiş her varlığın dünya üzerinde en az bizim kadar hakkı olduğunu unutmayacağız. Başkalarının en doğal haklarını elinden almaya çalışır ya da buna destek olursanız aslında kendi haklarınızın da elinizden alınabileceğine inanmış olursunuz. Başkalarının acı çekmesini normal karşılarsanız siz onlardan daha çok acı çekersiniz. Elinizdekini paylaşmayı bilmezseniz, dünyadaki açlıktan şikayet edemezsiniz. Başkasının aşkını yasaklarsanız, kendi aşkınızın büyüklüğünden söz edemezsiniz. Güzel ve doğru olanı göremezseniz/inkar ederseniz kendi doğrularınızı anlatamazsınız. İnsana inanmazsanız insanı kuramazsınız. Gerisi lafügüzaf.
Hepimiz kendi yaptıklarımızın karşılığını alacağız. Hem bu dünyada hem ahirette. Ne ektiysek onu topluyoruz/toplayacağız. Kimse sorumluluğu başkasının üzerine atmasın.
İstediklerin/dilediklerin elbette önemlidir. Çünkü istemek eyleme geçmenin ön şartıdır. Ama eyleme geçmemiş dilek sadece bir dilektir o kadar. O yüzden istediklerinden ziyade yaptıklarındır önemli olan. Yaptıklarının karşılığını alırsın. Unutma:
Barış istiyorsun, ama savaş tamtamlarını çalan ve savaşı çıkaran sensin.
Huzur istiyorsun, ama huzuru bozan da huzursuzluk çıkaran da sensin.
Adalet istiyorsun, ama adaletsizliğin kaynağı sensin.
Bilmek istiyorsun, ama bildiğini saklayan ve cehaleti çoğaltan sensin.
Doğruyu arıyor ve istiyorsun, ama yalanı yayan sensin.
Hoşgörü istiyorsun, ama başkalarından, başka düşüncelerden, inançlardan nefret eden sensin.
İyilik istiyorsun, ama kötülük eden de kötülüğün yayılmasına aracılık eden de sensin.
Sevgi istiyorsun, ama sevmeyi beceremeyen sensin.
Aşk istiyorsun, ama aşkını katleden sensin.
Cennet istiyorsun, ama yeryüzünü cehenneme çeviren sensin.
Bu yüzden mutsuzsun, huzursuzsun, cahilsin, hoşgörüden yoksunsun, kötüsün, her şeyden nefret ediyorsun ve kendi cehenneminde yaşıyorsun.
Ama yine unutma ki sen eşref-i mahlukatsın. Eğer istersen, gerçekten istersen dünyanın en huzurlu ve mutlu varlığı olur, yeryüzünü de bir cennete çevirebilirsin. Eğer gerçekten istersen, bütün varlığınla istersen.
Dil&Anlat- Ocak 2014


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder